Sayfalar

23 Eylül 2016 Cuma

Mutlu Olmak İçin Çabala!



Bugün bir facebook sayfasında bu videoya denk geldim ve izledim. Finlandiya'da eğitim sistemiyle alakalıydı. Daha öncede bu ülkedeki eğitim sisteminin övüldüğünü duymuştum ancak araştırmamıştım fazla. Ancak bunu izleyince baya etkisinde kaldım. Bende bir öğretmen olarak kendi öğrenciliğimi göz önüne getirip sorguladım. 

Ben çoğu zaman yetenekli insanlarla karşılaşınca kendi kendimi sorgularım. Gerek spor dallarında gerek müzikte gerek resim gibi birçok sanat dalında...
"Yaa Yasemin, herkesin bir şeye bir yeteneği var! Ama sen o kadar yeteneksizsin ki hiç bir şeyde doğru düzgün başarıyı sağlayamadım. Kötü bir sesin var, müzik kulağın yok, sporda da başarısızsın (sanki kaç tane spor dalını denediysem hemen kendime yaftaladım tüm spor dallarında başarısızım diye), resim desen meşhur ağaçlar, neredeyse güneşle birleşcek akan nehir, bulut, ev çiziminden ibaret. Amma da yeteneksizsin be!" 
Kendimi fazla yerdim. Ama bu video ile nasıl bir körlükse bendeki bunun cevabını bu yaşımda anca buldum. 
Denememek...
Evet ben yüzücüleri görünce çok özenirim mesela. Ne kadar güzel yüzdüklerini gördükçe içim gider. Ama malesef su korkum var. Yenmek için bir şey yaptım mı? Hayır. İşte tüm sorunum bu. Birileri de bana çıkıp "ehh ama oturduğun yerden olmaz bu işler kalk dene, yeteneğini bul, çabala!" demedi. Ama emin olun herkes bana çok çalış kızım, sınavlarda başarılı ol, yok şu mesleğe sahip ol, yok bu ol deyip durdu. Şaka gibi. Müzik, resim, beden eğitimi derslerimizin geneli boş, goy goyla geçti zaten. Hiçbir şey yapmadan al beşleri otur arkadaşınla sohbet et. Ama bir öğretmeninde çıkıp sana yeteneğini keşfet, mutlu olduğun şeyi bul ve yap demedi. Tam tersine onlarda o derslerde boş boş oturup lak lak etmeyin test kitabı çıkarıp test çözün dediler. Evet, çünkü ben o dinlenme, kafa dağıtma, mutlu olmam gereken derste ileride hiçbir işime yaramayacak bilgilerle beynimi daha da doldurmalıydım. Yarış atıyız ya hani biz, yorulmayız, bıkmayız, usanmayız. Çalış babam çalış.  

Üniversiteyi de ele alırsak hayatımızın 16 senesini okula gidip gelerek geçiyoruz. Peki kaçımız okula giderken mutlu? İşkence gibi geliyor çoğumuza ve bu işkence tam 16 yıl sürüyor. Çoğumuz okula gitmeyi sevmiyor, dersleri sevmiyor, her bireyi aynı yapmaya çalışan öğretmenleri sevmiyor.Öğrenciler sınavlarla dolu hayatlarında doğru düzgün sosyal aktivite yapmıyorlar. Ve en kötüsü de çoğu öğretmenler öğrencileri sosyal aktiviteye yönlendirmiyor.

Tabiri caizse ot gibi yaşıyoruz. Sadece okula gidip geliyoruz, ileri ki hayatımızda hiç işimize yaramayacak bir sürü bilgiyi kendimize yük ediyoruz. En önemlisi de mutlu olamıyoruz!
16 yıl! Çocukluğumuz ve gençliğimiz gidiyor resmen. Ama mutlu şekilde değil. Ailenin, öğretmenlerinin senin üzerine yüklediği bir çok sorumluluk var. Senin sadece iyi bir meslek sahibi olmanı dolayısıyla çok çalışmanı, sınavlarda başarılı olmanı bekliyorlar. 


Evet iyi olmak için çalış, çabala. Ama daha da önemli bir şey var hayatta; mutlu olmak! Ne yapmak istiyorsan dene. Bir enstrüman mı çalmak istiyorsun git bir kursa ve çal, sesin kötü ama yine de müzikle uğraşmak mı istiyorsun. Kursa git ve sadece mutlu olduğun şeyi yap. Ücretsiz veya çok makul fiyatlara bir çok kurs var, tek yapman gereken araştırmak! Bir tiyatroda rol mü almak istiyorsun okulun tiyatro kulübüne katıl ve ortamı gör, kısa bir süreliğine veya küçük bir rol bile olsa oyuncu olmanın tadını çıkar, öz güvenin yerine gelsin, başarabildiğini gör. Yüzmekten mi korkuyorsun, ama bir yandan da yüzücüleri görünce için gidiyor. Korkunu yenmeye çalış, git ve öğren yüzmeyi. Belki de yetenek senin içindedir ve belki de sen aslında harika bir yüzücüsündür. Sadece bunu denememişsindir.

Hiçbir şeyde yeteneğin olmadığını mı düşünüyorsun? Başarılı değil misin? Yanılıyorsun! Sadece kendini yeterince keşfetmemişsin. Benim gibi. Çünkü eğitim sistemimiz, ailemiz bize sadece ders çalışıp, sınavlardan başarılı olmayı, herkes gibi doktor, mühendis, hemşire, avukat olmanızı bekler. Hayır! Sen sadece mutlu olmak istediğin şeyi yap! 

Kısacası hayatı tadarak, mutlu olarak yaşa. Bir daha gelmeyeceksin çünkü bu dünyaya.